İsimleri belirlenebilen başlıca ebru sanatçılarımızı göre şöyle sıralayabiliriz:
1.Şebek Mehmet Efendi:
Hakkında fazla bir bilgi bulunmamaktadır. “Tertib-i Risale-i Ebri”de kendisinden “rahimehullah” (Allah ona rahmet etsin) diye bahsedilmektedir.Buna göre ölümünün bu risalenin yazım tarihi olan 1608 tarihinden önce olduğu, yine aynı risalede geçen “Nüsha-i Şebek” sözünden de ebru hakkında bilmediğimiz bir risale sahibi olduğu düşünülmektedir.
Fotoğraf 2: Şebek Mehmet Efendi Ebru Çalışması
2.Hatip Mehmet Efendi
İstanbullu'dur. Ayasofya Camii hatibi olması nedeniyle “hatip” diye anılmıştır.Mehmet Efendi'nin doğum tarihi bilinmemektedir.“Eski Zühdi” diye de bilinen Zühdi İsmail Ağa'dan sülüs-nesih yazılarını öğrenmiştir. Hatip ebrusunu ilk o yaptığı için onun adı ile anılmaktadır. O zamana kadar kitrenin kıvamından dolayı soluk olan ebruların renklerini kitresinin kıvamını artırarak canlılaştırmış olması sebebiyle ebruculuk tarihimiz açısından önemli bir şahsiyettir. Ebruları zamanında yapılan işlerde daima kullanılmış olup renklerinden ve üslubundan hemen tanınmaktadır. Nisan 1773 de Hocapaşa'daki evinde çıkan yangında eserlerini kurtarmak isterken kendisi de ebrularıyla birlikte yanarak vefat etmiştir.
Fotoğraf 3: Hatip Mehmet Efendi Çalışması
3.Şeyh Sadık Efendi
Buhara'nın Vabakne şehrinde doğmuştur. Üsküdar Sultantepesi'ndeki Özbekler Dergahı şeyhliğinde bulunan Sadık Efendi'nin hayatı hakkında fazla bilgi bulunmamaktadır. Ebruculuğu Buhara'da iken öğrenmiş ve iki oğlu Edhem ve Salih Efendiler'e öğretmiştir. 11 Temmuz 1846 tarihinde vefat etmiştir
Fotoğraf 4: Şeyh Sadık Efendi Çalışması
4.Hezarfen Ethem Efendi
Geçen asrın ebrucularından en çok bilineni Üsküdar Özbekler Dergahı Şeyhi İbrahim Ethem Efendi'dir. Türkiye'nin eski Washington Büyükelçisi merhum Münir Ertegün'ün (1882-1944) de dedesi olan Ethem Efendi'nin fen ve sanat tarihimizde müstesna bir yeri vardır. 1829 yılında Özbekler Tekkesi'nde doğmuştur. İlk tahsilini Mahalle Mektebi'nde bitirdikten sonra Dergah'ta babasından, amcasından ve Dergah'a gelen Buharalı alimlerden ders alarak yetişmiştir. Türk, Arap, Fars ve Çağatay dillerine şiir yazacak derecede iyi bilen Ethem Efendi, ileri yaşına rağmen Çarşambalı Arif Bey'den Ta'lik hattını öğrenerek icazet almıştır. Doğramacılık, marangozluk, oymacılık, hakkaklık, mühürcülük, dökmecilik, tornacılık, demircilik, tesviyecilik, makinecilik, matbaacılık, dokumacılık ve mimarlık gibi fen ve sanatlarda kabiliyet ve özel çalışmaları sonucu ihtisas sahibi olmuştur. 1869’da Mithat Paşa tarafından kurulan Sultanahmet Sanat Enstitüsü Müdürlüğü'ne getirilmiş ve memleketimizde kurşun boruyu ilk defa burada döktürmüştür.
Ebruculuk, onun pek çok meziyetinden bir tanesidir. Bu yüzden Hezarfen (bin sanat sahibi) lakabıyla anılmaktadır. Eserlerinde imza olarak Kami mahlasını kullanmıştır. Bilhassa Hac zamanı gelen Özbek misafirlerle artan ziyaretçi sayısından dolayı tekkenin artan giderlerini karşılayabilmek için yaptığı sanat eserleri Bayezid'deki Kağıtçılar Çarşısı'nda pek beğenilerek aranır ve satın alınırmış. 8 Ocak 1904 tarihinde vefat etmiştir.
Fotoğraf 5: Ethem Efendi Çalışması
5.Necmettin Okyay
29 Ocak 1885’de İstanbul Üsküdar'da doğmuştur. Mürekkepçilik, aharcılık, okçuluk, gülcülük, eski tarz mücellitlik, hattatlık gibi pek çok hünerinin yanı sıra ebruculuğu da meslek edinen Hafız Necmeddin Okyay da, üstadı Ethem Efendi gibi Hezarfen lakabıyla anılmıştır. Ebruyu Ethem Efendi'den öğrenmiştir. 1916 ile 1948 yılları arasında Medresetü'l Hattati'n de ve Güzel Sanatlar Akademisi'nde tarz-ı kadim cilt ve ebru hocalığı yapmıştır. Ravza-i Terakki Rüşdiyesi'ndeki hüsn-i hat hocası Hasan Tal'at Bey'den Rik'a, divani ve celi divani icazetleri almıştır. Hacı Arif Efendi'den, sülüs-nesih yazıyı, Sami Efendi'den ta'lik ve celi ta'lik yazıyı öğrenmiştir. Ebruyu oğulları Sami ve Sacid Okyay ile yeğeni Mustafa Düzgünman'a öğretmiştir.
Kendisinden önce çok ilkel biçimde yapılan ve bugün tüm dünya ebrucularının gıpta ile seyrettikleri çiçekli ebruları icat ederek ebruculuk tarihimizde yeni bir tarz başlatmıştır. Kalıbını kesip Arap zamkı ile yapıştırmak ve ebruladıktan sonra kalıbı sökmek suretiyle yaptığı yazılı ebrular ise ebruculuk tarihi açısından bir ilktir. Kalıptan taşan zamkın bulunduğu yerlerin de boya almadığını görerek mürekkep yerine doğrudan zamk kullanarak yazmak suretiyle yaptığı ebrular arasında “Lafza-i Celal” en meşhurudur. 5 Ocak 1976'da vefat etmiştir.(Barutcugil,2001,s.41)
Necmettin Efendi’nin ebrularının boyaları çıkmamıştır. Bunun sebebi ebru yapımında “Ali Kurna” denilen iyi cins kâğıt kullanması ve ebru kuruduktan sonra üzerini iyice mührelemesidir.
Necmettin Okyay Türk ebruculuk tarihi açısından çok önemli bir şahsiyettir. Hatip Mehmet Efendi ile başlayan, ebruda çiçek arayışları 100-150 yıl kadar devam etmiş ancak basit olarak yapılabilmiştir. Okyay, 1918lerde başlayarak çiçeği geliştirmiş ve kendisinden öncekilere nazaran çok daha başarılı stilize etmiştir.
Ebru yalnız yazı kenarlarını süsleyip, ciltleri kaplamakla kalmamış, duvara tablo gibi de asılan, başlı başına bir sanat eserine dönüşmüştür.
Fotoğraf 6: Necmeddin Okyay Çalışması
6.Sami Okyay
Necmeddin Okyay'ın ortanca oğludur. 1910 yılında Üsküdar'da doğmuştur. Ebruculuğu babasından öğrenmiş ve kısacık ömründe çığır açacak eserler vermiştir.
Aynı zamanda ince bir tezhip, hak (oyma), lake ve şemse tarzı cilt sanatçısıdır. Şark tezyini sanatları okulunda hocalık yapmıştır. Eserleri Türk Petrol Vakfı koleksiyonundadır.
Fotoğraf 7: Sami Okyay Çalışması
7.Sacid Okyay
Necmeddin Okyay'ın küçük oğludur. 1915’de Üsküdar'da doğmuştur. 1936 yılından emekliye ayrıldığı 1973 yılına kadar Devlet Güzel Sanatlar Akademisi'nde eski tarz cilt ve ebru hocalığı yapmıştır. 19 Nisan 1999'da vefat etmiştir
8.Mustafa Düzgünman
9 şubat 1920 de Üsküdar’da doğmuştur. İlk tahsilini tamamladıktan sonra annesinin dayısı olan Necmettin Okyay, onu hocalık yaptığı Devlet Güzel Sanatlar Akademisinin Tezyini Sanatlar Bölümüne kaydettirmiştir.
Akademi'deki talebeliği yıllarında "şemse" denilen klasik cildin güzel örneklerini imal eden Düzgünman, bir müddet sonra o sırada taliplisi çok az bulunan bu sanatı da terk etmek zorunda kalmıştır. Özellikle 1957'den itibaren daha fazla zaman ayırdığı ebruculukla meşguliyetini ise ölümüne kadar sürdürmüştür.
Çeşitli konularda yeniliğe açık olduğu halde ebru sanatında klasik anlayışa sımsıkı bağlı kalan ve bu hususta modern uygulamalara iltifat etmeyen Düzgünman, ebruculukta kendisini geçtiğini söyleyen hocası Necmeddin Okyay'ın bu sanata kazandırdığı çiçekli ebru çeşitlerine papatyayı eklemiş, ayrıca çiçek şekillerini de ıslah etmiştir. 1940'ta başlayıp ölümüne kadar elli yıl süren ebruculuğu sırasında, 1967'den itibaren çeşitli sergiler açan ve bazı sergilere katılan Düzgünman, hem eserleriyle hem de yetiştirdiği öğrencileriyle bu sanatın tanınmasına ve yayılmasına hizmet ederek son otuzbeş yılın ebruculuğuna adeta damgasını vurmuş bir sanatkardır. (Derman)
Fotoğraf 8:Mustafa Düzgünman Çalışması
4.9. Hikmet Barutcugil
1952′de Malatya’da doğan Hikmet Barutçugil, 1973′de İstanbul Devlet Güzel Sanatlar Akademisi, Uygulamalı Endüstri Sanatları Yüksek Okulu’nda tekstil eğitimine başlamıştır. Yüksek öğreniminin ilk yılında tanıdığı ve öğrencisi olduğu Prof. Emin Barın’ın teşvikiyle hat sanatına ilgi duydu. Hat sanatı ile ilgili çalışmalarına başladığı sırada ebru sanatını keşfeden Barutçugil’in bu sanata duyduğu sevgi kısa zamanda tüm benliğini sarmıştır. Öğrencilik yıllarında çalışmalarını tek başına sürdürüp kendisini geliştirmiştir.
Okuldan sonra çalışmalarını ebru üzerine yoğunlaştırdı. 1978-1981 yılları arasında ihtisas için gittiği Londra’da da araştırma ve çalışmalarını aralıksız sürdürdü. Geleneksel sanatlarımızın yeni bir dinamizme kavuşturulması gereğine inanan sanatçı, ebruyu her zaman bir bilim dalı gibi görüp, geliştirmeyi hedeflemiştir. 70′li yıllarda çok az kişinin ilgi gösterdiği bu sanatı yaşatmak için yaşamanın gereğine inandığından, günlük kullanım araçlarından iç mimaride kullanılan malzemelere kadar birçok ürün üzerinde uygulayarak geliştirmiştir.
Daha önce görülmemiş ebru yöntemleri denedi. Literatüre; Barut Ebrusu diye bilinen ebru türünü bulan kişi olarak geçti. Türk Ebru Sanatı’nı tanıtmak ve yaymak amacı ile yurtiçinde ve yurtdışında bir çok sergi, kurs ve seminere imzasını attı. Hikmet Barutçugil’in eğitim faaliyetleri halen Mimar Sinan Üniversitesi ve Marmara Üniversitesi Geleneksel Türk Sanatları Bölümü; Ebristan ve bazı eğitim kurumlarında devam etmektedir. Uluslararası ödülleri olan Barutçugil’in bunlara ek olarak, London British Museum başta olmak üzere dünyaca ünlü müzelerde ve bazı özel koleksiyonlarda sürekli olarak sergilenen eserleri bulunmaktadır.
Sanatçı 1996 yılında İstanbul, Üsküdar’da kurduğu “Ebristan” İstanbul Ebru Evi’nde halen kağıt, kumaş, seramik, cam, ahşap ve mum gibi malzemeler üzerine ebru çalışmalarına devam etmekte; hat, tezhip, minyatür, cilt gibi diğer Türk sanatlarını da uygulayarak sürdürmektedir.(www.ebristan.com)
Fotoğraf 9: Hikmet Barutcugil buluşu olan Barut ebru üzerine resim
4.10. Fuat Başar
1953 yılında Erzurum’da dünyaya geldi. Üniversite yıllarında yazı sanatına ilgi duyarak 1976’da hat sanatı çalışmalarına başladı.1977 yılından itibaren de ebru sanatına ilgi duymaya başladı. Önceleri kaynaklardan okuyarak yapmaya çalıştığı ebru denemeleri pek sonuç vermeyince Hocası Mustafa Düzgünman’la tanışıp mektuplaşmaya başladı. Tıbbi çalışmalarını bırakıp İstanbul’a yerleşti ve hocalarından icazet alarak hat ve ebru çalışmalarını halen profesyonel olarak sürdürmektedir.
Her iki sanat dalında da ülke ve dünya çapında birçok sanatçının yetişmesine hizmet eden Başar yurt içinde ve dışında 350 den fazla sergide faaliyette bulunmuştur. Ebru fizyokimyasi üzerine Yıldız Teknik Üniversitesinde bir araştırmaya katılan sanatçı evli ve 4 çocuk babasıdır. Başar Küçük Ayasofya’daki mütevazı atölyesinde çalışmalarına yıllardır devam etmektedir.
Başar, genç yaşta memleketini, tıp eğitimini bırakıp ebrunun büyüsünün peşinden İstanbul’a gelmeseydi, kendini teknenin içine bırakıp bin bir desene yelken açmasaydı, muhakkak Türkiye’de ebru sanatının icrasında bir şeyler eksik kalacaktı. (http://www.fuatbasar.com)
Fotoğraf 10: Fuat Başar gelincik ebrusu
4.11. Alparslan Babaoğlu
1957 yılında Ankara’da doğdu.İlk ve ortaöğrenimini Ankara ve Erzurum’da tamamladı. Devlet bursuyla gönderildiği İngiltere’deki Elektronik Mühendisliği eğitimini 1979 yılında, aynı dalda yüksek lisans eğitimini 1980 yılında tamamlayarak yurda döndü. Mühendislik hayatını bir kamu kurumunda yönetici olarak sürdüren Alparslan BABAOĞLU, evli ve Elif ve Burak isimlerinde iki çocuk babasıdır.
1984 yılında Topkapı Sarayı Nakışhânesi’ne devam ederken başladığı ebru yapımını aralıksız sürdürmektedir. 1985 yılında ustası merhum Mustafa DÜZGÜNMAN ile tanıştı ve 1989 yılında kendisinden ebru sanatının öğretilmesi ve icrâsı konusunda icâzet aldı. İlk kişisel sergisini 1990 yılında Topkapı Sarayı’nda açtı, aynı yıl Washington D.C.’de ikinci, 1991 yılında memleketi olan Çorum’da üçüncü ve 1999 yılında Yıldız Sarayı Çit Kasrı'nda dördüncü kişisel sergisini açtı. Sayısız karma sergiye katıldı. 1999 yılında Neyzen Sadreddin ÖZÇİMİ'ye icazet vermiştir.( http://www.geleneksel-ebru.com )
Ustası Düzgünman’ın izinde yalnızca toprak boyalarla ebru yapan Babaoğlu 1996 yılında bir sergide Avrupalı sanatçıların hazır boyalarla yaptığı çalışmaların büyük ilgi görmesi nedeniyle, Türk ebrucularında isterse hazır malzemelerle onlardan daha başarılı çalışmalar ortaya koyabileceklerini ispatlamak amacıyla çalışmalar yapmış ve 1999 yılında sergilemiştir.(İsmek)
Fotoğraf 11: Alparslan Babaoğlu Hafif Ebru Çalışması